12 Şubat 2011 Cumartesi

Fatih Altaylı - Hayata Dönüş Operasyonu Hakkında



Tarih: 20.12.2000
Kaynak: Hürriyet Gazetesi
Bağlantı: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=-208902


HALKI ANLASALARDI BÖYLE OLMAZDI!


DEVLET belki de yıllar önce yapması gerekeni yaptı. Cezaevlerine girdi.
 
Ben bu yazıyı yazarken, henüz cezaevlerine hákim olamamıştı, ama operasyon mutlaka tamamlanacak. Geri dönüşü olmayan nokta aşıldı.
 
Hele hele güvenlik kuvvetlerine cezaevi içinden açılan Kalaşnikof ateşiyle 2 güvenlik görevlisi şehit olmuşken.
 
Cezaevinde boş yere can veren ve alçakça can alan militanlar bilsin ki, yanlarında halk desteği yok.
 
Hangi sosyal gruba mensup olursa olsun, sokaktaki vatandaş devleti haklı buluyor.
 
Türkiye'yi her konuda haksız bulan Avrupa, devleti haklı buluyor.
 
Cezaevindeki eylemleri organize edenler her kimse, onlar da aslında devlete hizmet ediyorlar ve devleti haklı duruma getiriyorlar.
 
Bugün Türkiye'yi gezin, bazı marjinaller ve cezaevinde bu olayları yaratanların akrabalarının bazıları dışında destek veren yok.
 
Zaten devlete böyle bir operasyon için güç veren de, örgütlerin halktan kopukluğu.
 
Kendi marjinaliteleri içinde boğulan örgütler, Türkiye gerçeğini kavrayamıyorlar.
 
Halk, devletin yaptığı bir işi ilk kez bu kadar benimsiyor.
 
Sıradan vatandaş F tipine de, cezaevine yapılan operasyona da destek veriyor. Hatta devleti yeterince sert olmamakla suçluyor.
 
Adında ‘‘halk’’ kelimesi bulunduranların halkı anlamaktan bu kadar uzak olması ise onlar adına düşündürücü.

Yurtdışından kumandalı halk hareketi, halka ancak bu kadar yakın olabiliyor.
 
Sıkıysa ekonomi terörüne de operasyon yapın!
 
DEVLET cezaevi terörünün üzerine kararlılıkla gitti.
 
Ve yazdığım gibi halkın da desteği var.
 
Peki aynı devlet bir başka terörün üzerine de aynı kararlılıkla gidebilecek mi?
 
Türkiye'de devlet cezaevlerine hákim olamadığı kadar, ekonomiye de hákim değil.
 
Bir soygun, bir rant, bir rüşvet, irtikap, hortum düzeni kurulmuş gidiyor.
 
Eli silahlı teröristin üzerine gidebilen devlet, eli kalemli, eli hesap makineli ve hatta 657 zırhına bürünmüş teröristin üzerine gitmiyor.
 
Bugün devletin hákim olamadığı yegáne ‘‘devlete ait’’ yer cezaevleri mi?
 
Devlet, hazinesine hákim mi?
 
Devlet, kefil olduğu bankalara hákim mi?
 
Cezaevi yönetimleri yetersiz de, diğer yönetimler yeterli mi?
 
Değil elbet.
 
Devlet eğer devletse, cezaevlerine nasıl gözünü kırpmadan, acımadan, akacak kana bakmadan girdiyse, ekonomik teröre de, hırsızlığa, soyguna, rüşvete de aynı sertlikle dalmalı.
 
Aslında cezaevlerindeki terörün kaynağı ekonomik terör.
Çünkü üretenin değil, çalanın zengin olduğu yerde, çalamayan ya deli olur, ya terörist.

Onurlu milletvekili aranıyor

CEZAEVLERİNE yönelik operasyon sonrasında ülkeyi bunalıma sürükleyen sorunlardan biri ortadan kalkmış olacak. Geriye bir de af meselesi kalacak. Eğer birkaç aklıselim sahibi, onurlu milletvekili çıkar, bir kez olsun halkın talepleri doğrultusunda hareket eder ve bu saçma sapan affın Meclis'ten bir kez daha geçmesini engellerse, ülkenin içinde bulunduğu öfke ve umutsuzluk ortamının büyük bölümü ortadan kalkar. Geriye sadece ekonomik kriz kalır ki, biz ne ekonomik krizlere göğüs germişiz, bundan mı korkacağız!

Mimari bozukluk

TÜRK Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Başkanı Kaya Güvenç, dün yazılı bir açıklama yaparak cezaevlerine yönelik operasyonların bir an önce durdurulmasını istemiş.

Kaya Güvenç hangi mimarları ve mühendisleri temsil ediyor, bilemiyorum ama, acaba kendisi cezaevlerinde süregiden durumdan çok mu memnunmuş?
Cezaevlerinin terör üssü haline gelmesinden, gencecik, üstelik de çok yakında tahliye olacak çocukların zorla ölüm orucuna sürüklenmesinden, insanların hangi nedenle olursa olsun ölmesinden çok mu memnunmuş?
Örgütlerin insanları ölüme sürüklemesini çok mu doğru buluyormuş Kaya Güvenç Bey?

Devlet operasyon yapmasınmış!
 
Başüstüne Kaya Bey!

Türkiye'deki yapılaşmanın haline bakınca sizin niye böyle konuştuğunuzu gayet iyi anlıyorum.

Çünkü kendi meslek örgütünüzün görevlerini yerine getirememenin vicdan azabı içinde olmalısınız.



Tarih: 25.11.2010
Kaynak: HaberTurk Gazetesi
Bağlantı: http://www.haberturk.com/gundem/haber/574635-kim-bunun-sorumlusu

KİM BUNUN SORUMLUSU?

HACER Arıkan’ı gördünüz mü? Büyük ihtimalle “Kim o?” diyeceksiniz.

Bugün birinci sayfamızın tepesindeki kişi. Dün ve önceki gün de televizyonlardaydı.

Ünlü “Hayata Dönüş” operasyonlarının hayatta kalan mağdurlarından biri.

32 kişi zaten operasyonlar sırasında ölmüştü. Hacer Arıkan gibi “şanslı!” birkaçı hayatta kaldılar.
Kalmak denirse.

Bütün vücutları yanıklar içinde. Yıllardır süren tedavilere rağmen, onulmaz yaralar, geçmez izlerle. Onlar “devlete” emanettiler. Devlet yasalarla onlara ceza vermiş ve devletin hapishanelerine koymuştu hepsini.

Cezaları boyunca devlete emanettiler. Devlet ise onları öldürdü, yaktı, hayatlarını kararttı.

F tipi cezaevlerine geçmiyorlar” bahanesiyle.

Oysa o günleri hatırlayanlar bilirler, “akil adamlar” aracı olmuş, uzlaşma sağlanmış, F tiplerine peyderpey nakiller konusunda bir noktaya varılmış ya da varılmak üzereydi. Buna rağmen devlet adına hareket ettiğini söyleyen birileri, kendi koruması altındaki mahkûmlara ve tutuklulara saldırdı. Geriye 32 ölü ve bu manzaralar kaldı.

İddia o ki, fosfor bombası bile kullanılmış.

Biliyorsunuz Türkiye’de en önemli kararları erler verir.

Bu olayda da öyle olmuş.

Bir grup er, 39 galiba, toplanmışlar ve “Yahu bu mahkûmlar adam olmaz. Şunları bir yakalım, dövelim, öldürelim” demişler, Hayata Dönüş Operasyonu’nu başlatmışlar.

Şaka yapmıyorum, yüce Türk adaletine göre böyle olmuş. Bu olayla ilgili hakkında dava açılanlar sadece erler. Operasyona katılan ve kendileri de ölüm tehlikesine atılan erler. Siyasi sorumlular, bürokratik sorumlular hakkında tek bir ceza istemi, tek bir soruşturma yok.

Tam “Yuh”luk bir durum.

O günleri yaşamış, görmüş bir gazeteci olarak olayların nasıl geliştiğini hatırlatmam lazım.

F tipi cezaevleri yapılmış, ancak terör hükümlüsü mahkûmlar buralara nakledilmek istemiyorlardı.
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk bu konuda bir uzlaşma sağlamak istiyordu.

Ancak bir “el” medyaya sürekli olarak cezaevlerindeki durumun ne kadar vahim olduğunu anlatan bilgiler ve belgeler yolluyor, gerilimi artırıyordu. Sadece bununla yetinmiyor, gazetecileri arıyor, yakın bulduğu gazetecilereAdalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün ne kadar basiretsiz, ne kadar yüreksiz olduğunu anlatıyor, Türk hakkında “dedikodu” yapıyordu.

Sonunda bu dedikodu ve yıpratma kampanyası etkili oldu ve Hikmet Sami Türk operasyona onay vermek zorunda kaldı.

Bütün bu anlattıklarımı yapan kimdi, tahmin edebiliyor musunuz?

Söyleyeyim.

Sadettin Tantan.
Tantan Efendi acaba şimdi bu gördüğü yanıp bitmiş insanlar ve onlarca ölüyü düşünüp biraz olsun “üzüntü” duyuyor mudur?

Yoksa her zaman olduğu gibi tespihini çekip “Ne iyi işler yaptım” diye aynaya bakıp gururlanıyor mudur?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder