15 Şubat 2011 Salı

Aziz Yıldırım - İstifa



Tarih: 18.05.2006
Kaynak: Samanyolu Haber

Bağlantı: http://spordabugun.com/h_199606_ve-aziz-yildirim-istifa-etti-video.html

...VE AZİZ YILDIRIM İSTİFA ETTİ

Aziz Yıldırım istifa ettiğini ve bu kararında kesin düşündüğünü belirterek "Yeni yönetim bütün hesapları inceleyebilir, transferlerini de buna göre yapabilir" dedi.

Aziz Yıldırım ayrıca "Şu an Nobre de ayrılmıştır, bunu hocamız istemiştir, ancak şunu söylemeliyim Türk futbolundaki yabancı sınırlamasının suçlusu bensem yokum artık. Türk futbolu adına radikal kararlar alınması lazım, Dünyaca ünlü yıldızların Türk takımlarında oynamasını temin etmek lazım" diye ekledi.

Aziz Yıldırım istifa kararını ani olarak almadığını ve 4 gün boyunca düşündüğünü söyledi. Yıldırım, "Şu an dinlenmek istiyorum, bu karar ani değil 4 gün içinde sadece ailemle görüştüm ve onlarla istişare ettim bu karardan dönüşüm de olmayacak".

Aziz Yıldırım kendisinden sonra gelecek kişi hakkında da, "Bu camiadan bir Aziz Yıldırım çıkarmak zor değil. Sadece başarılı olurum diyenler aday olsunlar, şu an duyguluyum ama bunun tersini istiyorum çünkü ben bir liderim. Benimle husumeti olanlar da artık benimle halletsin, Başkan Aziz Yıldırım'la halledemedikleri sade vatandaş Yıldırım'la gelsinler konuşsunlar, Fenerbahçeliler ben gidiyorum diye üzülmesin, ben Fenerbahçe’nin başkanı değilim artık ama Fenerbahçe’nin içindeyim her türlü desteğim arkasında olacaktır" dedi.


Tarih: 07.12.2009
Kaynak: NTV Spor

Bağlantı: http://www.ntvmsnbc.com/id/25028520/

AZİZ YILDIRIM İSTİFA ETTİ

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Kulüpler Birliği Vakfı Başkanlığı'ndan istifa etti.

Süper Lig'in 15. hafta mücadelesinde deplasmanda Eskişehirspor'a 2-1 mağlup oldukları maçın ardından sert açıklamalarda bulunan Aziz Yıldırım, "Eskişehirspor Kulübü bizi burada çok iyi karşıladı. Ayrıca Eskişehirspor'u galibiyetinden dolayı kutluyorum. Bizim takımımız kötü oynuyor. Bunun farkındayız ve teknik ekip olarak bunu düzeltecağiz. Ancak bu lig bu hakemlerle yürümez. Bir kaç haftadır hakem hataları yüzünden hakkımız yeniliyor. Artık camiamızın haklarını savunamayacak duruma geldim. Bu yüzden Kulüpler Birliği Vakfı Başkanlığı'ndan istifa ediyorum. Bu lig bu hakemlerle gidecekmiş. Hayır. Biz bu hakemlerle devam etmeyeceğiz. Federasyonun kurumları, kulüplerin önünde hiç duramazlar, hele ki Fenerbahçe'nin karşısında hiç duramazlar. Biz yeniledebiliriz ama golden önce fual var. Penaltımız verilmiyor. Herkesi buradan aklını başına almaya çağırıyorum. Bundan sonra Kulüpler Birliği Vakfı yok, Fenerbahçe var. Biz mağlup olabiliriz. Buna birşey demiyoruz. Haklı kimse o kazansın. Buna itirazımız yok. Ama bu lig bu hakemlerle gitmez. Kulüpler Birliği için ise artık elimizden geldiği kadar dışarıdan yardımcı oluruz. Buradan Futbol Federasyonu'na da sesleniyorum, onlar da akıllarını başlarına alsınlar" dedi.

Aziz Yıldırım, Eskişehir gezisinde basınla yaşadığı polemiğin ayrıntılarını da açıkladı.



Tarih: 09.12.2009
Kaynak: Radikal Gazetesi

Bağlantı: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&Date=9.12.2009&ArticleID=968342

AZİZ YILDIRIM İSTİFADAN VAZGEÇTİ

Astoria Residence’da bulunan Kulüpler Birliği Vakfı ofisinde başlayan toplantıda, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat, Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören ve Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener de yer aldı.

Toplantı sonunda yapılan basın açıklamasında, Eskişehirspor maçının ardından Kulüpler Birliği Başkanlığı'ndan istifa edeceğini açıklayan Aziz Yıldırım'ın görevine devam edeceği belirtildi.





Tarih: 17.05.2010
Kaynak: Yazete

Bağlantı: http://www.yazete.com/haberdetay.asp?tarih=22.01.2011&Newsid=45840&Categoryid=5

FENERBAHÇE'DE BOMBA İDDİA

Maçta duvarları yumruklayan Aziz Yıldırım, taraftarın tepkisi üzerine başkanlığı bırakma kararı aldı.
Sezon başında taraftarlara üç şampiyonluk sözü veren Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, giden şampiyonluk sonrası adeta yıkıldı. Maçın son dakikalarını locada izleyen, kaçan gollere sinirlenip duvarları yumruklayan Yıldırım’ı arkadaşları zor sakinleştirdi.

Maç bitiminde Başkan'ın istifasını isteyen öfkeli taftarların basın odasına saldırarak Teknik Direktör Daum’u tartaklama girişimi de bardağı taşıran son damla oldu. Denizli’den sonra ikinci kez son hafta yaşadığı büyük hayal kırıklığının ardından istifanın eşiğine gelen Aziz Yıldırım'ın ayrılma istediğini arkadaşlarına aktaracağı ve genel kurul isteyeceği öğrenildi.

Ancak birçok yöneticinin böyle bir karar almaması için Yıldırım'a yakın markaja başladığı bildirildi. Bu arada Teknik Direktör Christoph Daum’un da ayrılığın eşiğine geldiği öğrenildi.





Tarih: 18.05.2006
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi

Bağlantı: http://cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&kid=17&hn=141050

AZİZ YILDIRIM KARARINI VERDİ

Fenerbahçe'de kaçan şampiyonluğun üzüntüsü yaşanırken, Başkan Aziz Yıldırım istifa edip etmeyeceği konusunda kararını verdi.

Sezonun final maçında sahasında Trabzonspor ile 1-1 berabere kalarak şampiyonluğu Bursaspor'a kaptıran Fenerbahçe'de Başkan Aziz Yıldırım iki gün boyunca gelen yoğun ısrarlar sonucu göreve devam kararı kaldı.
Hürriyet'in haberine göre toplantıda Başkan Yıldırım ve Asbaşkan Ali Koç, istifada kararlı görünürken, Cihan Kamer başta olmak üzere diğer yöneticiler bu ikiliyi kararlarından vazgeçirmek için büyük çaba sarfettiler.

Yöneticiler, Aziz Yıldırım'a "Başkan, senin sahaya çıkıp gol atacak halin yok. Şampiyonluk şanssız bir şekilde kaçtı. Eğer bu durumda görevi bırakırsanız kulüpte büyük kaos olur. Yola devam etmek en hayırlısı" dediler.
Sabahın erken saatlerine kadar süren toplantıda Başkan Aziz Yıldırım ile yönetimi ''Devam'' kararı aldı..

Bahri Havadır - Gheorghe Hagi Hakkında



Tarih: 25.10.2010
Kaynak: Akşam Gazetesi
Bağlantı: http://aksam.medyator.com/2010/10/27/yazar/19248/bahri_havadir/index.html

MEĞER İLAÇ HAGI'YMİŞ

Rijkaard'ın borazancısı, Mustafa Yücedağ'a göre bu takımda birkaç futbolcu onu sabote etmiş.

İnsan biraz utanır sıkılır... Sen bu takımın kimyasını boz, futbolcuları bunalıma sok, futbol oynatmayı unut, sonra kalk sabote ettiler de... Bu saçmalığa birçok aklı başında insan nefret etti. Takım aynı takım, futbolcular aynı ama hepsi kişilikliydi. Buna herkes dün gece şahit oldu. Maçın devre arasında inanın dua eden Fenerbahçeli taraftarlar bile vardı. Çünkü Galatasaraylı futbolcuların onurları, kişilikleri ve pes etmeme duyguları herkesi şaşırttı.

G.SARAY KİŞİLİKLİYDİ

Pino ve Lucas Neill'ın gollük vuruşlarında Fenerbahçeliler ecel terleri döktü. İlk yarıda sahanın tek hakimi Galatasaray'dı. Çünkü Galatasaray kişilikliydi, çünkü 'biz daha bitmedik' diyorlardı.

Aykut'tan, Servet'e- Elano'dan, Mustafa Sarp'a kadar herkes olağanüstü yürekteydi.
Hagi'nin elinde bir sihirli değnek yoktu. İki günde her şeyi değiştirmesi mümkün değildi. Ama maçtan bir gün önce futbolcularına şunu söyledi: 'Daha hiçbir şey bitmiş değil, kaybetsek bile sizinle onur duyacağım, strese girmeyin sadece normal futbolunuzu oynayın'...

BİLETİ ÖNCEDEN KESİLSEYDİ

On yılı aşkın kazanamayan futbolcular da aynen Hagi'nin dediğini yaptılar. Elano gibi bir marka, eğlenir gibi futbol oynadı. Çünkü üzerinde baskı yoktu.

Ben bir şeyi merak ediyorum; G.Saray başkanı Adnan Polat, ruhen bitmiş Rijkaard'a neden bu kadar dayandı. Neden? Hagi ve Tugay ikilisi herkesin Fenerbahçe'nin fark atar dediği G.Saray'a nasıl bir kişilik kazandırdığına herkes şahit oldu. Keşke Rijkaard'ın daha önce bileti kesilebilseydi.Yani Galatasaray'ın ilacı Hagi'ymiş. Haksız mıyım?



Tarih: 13.02.2011
Kaynak: Akşam Gazetesi
Bağlantı: http://www.aksam.com.tr/yalan-ruzgari-1110y.html

YALAN RÜZGARI

Hagi dışarıya baktığında ortamı gördüğünü zannediyor. Ama aslında dışarıda her yer boş. Yeşerme umudu olan bir tek ağaç bile yok. Aslına bakarsanız umut da yok. Sadece bu umutsuzluk takım içinde değil yönetimde de aynısı.

Kocaman maçta Galatasaray'da bir tek isim bile bir adım öne çıkamadı. Hagi'nin Anıl'ı sahaya sürüp Milan Baros'u yedek tutmasına hiçbir düşünce mantıklı açıklama yapamaz. Gerçi ikinci yarı Milan Baros da hiçbir şey vermedi ama Hagi'nin Anıl'a bel bağlaması gerçekten futbol adına utanç vericiydi. Böylesine bir üstat bu tür yanlışları nasıl görmüyor. Yanlışı bırakın Hagi, Tolunay Kafkas'ın futbol anlayışından hiç ders almamış. Daha kupada mağlup olalı kaç gün oldu ki. Hiç çözememiş, anlayamamış, daha da ileri gidiyorum takımı bu hafta iyi çalıştıramamış. Takımdaki herkes Brezilya dizilerindeki gibi bir yalan rüzgarına kapılmış gidiyor. Aslında oynuyormuş gibi yapıyorlar ama ortada hiçbir şey yok.

6 AY KALIR MI?

Zapata'nın yediği goldeki acemiliğe ne dersiniz? Sabri'nin orta yapmakta ki acizliğine de, ne derseniz deyin. Bu takımın baştan beri söylüyorum ruhu yok. Ruh olmayınca hiçbir şey filizlenmiyor. Ne arkadaşlık ne forma sevgisi ne bağlılık ne de başka bir şey.

Hagi takımı yola sokmak için altı ay süre istedi. Buna aslında kendi bile inanmıyor. 6 aya Hagi gider mi kalır mı, Galatasaray Başkanı Adnan Polat'ın durumu ne olur, Mehmet Helvacı'nın taktikleri tutar mı her şey muamma. İşin özü yalan rüzgarı devam ediyor.

13 Şubat 2011 Pazar

Yıldırım Demirören - Mustafa Denizli Hakkında



Tarih: 06.12.2007
Kaynak: Lig TV - "İki'ye Bir" Programı
Bağlantı: http://www.medyafaresi.com/haber/17307/yasam-denizli-kapidan-bile-giremez-demiroren-nereden-nereye-geldi-video.html

YILDIRIM DEMİRÖREN - MUSTAFA DENİZLİ HAKKINDA

"Ertuğrul Sağlam'a 2 maçlık kredi verdiğimiz iddiaları yalan. Daum ile 1,5 yıldır görüşmüyorum. Ben Beşiktaş Kulübü başkanı olduğum sürece Samet Aybaba ve Mustafa Denizli bu kulüpten içeriye giremez."



Tarih: 09.10.2008
Kaynak: CNN Turk
Bağlantı: http://www.cnnturk.com/2008/spor/futbol/10/09/mustafa.denizli.besiktas.ile.imzaladi/496134.0/index.html

YILDIRIM DEMİRÖREN - MUSTAFA DENİZLİ HAKKINDA

"Yıldırım Demirören "Sevgili kamuoyu, basının değerli mensupları, sevgili Beşiktaş taraftarı" diyerek başladığı konuşmasında, siyah-beyazlı takımın kendisine göre şampiyonluğun en güçlü adayı olduğunu, bu kadroyu şampiyon yapacak hocanın da Mustafa Denizli olduğuna inandıkları için tecrübeli teknik adamı takımın başına getirdiklerini söyledi."

12 Şubat 2011 Cumartesi

Fatih Altaylı - Hayata Dönüş Operasyonu Hakkında



Tarih: 20.12.2000
Kaynak: Hürriyet Gazetesi
Bağlantı: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=-208902


HALKI ANLASALARDI BÖYLE OLMAZDI!


DEVLET belki de yıllar önce yapması gerekeni yaptı. Cezaevlerine girdi.
 
Ben bu yazıyı yazarken, henüz cezaevlerine hákim olamamıştı, ama operasyon mutlaka tamamlanacak. Geri dönüşü olmayan nokta aşıldı.
 
Hele hele güvenlik kuvvetlerine cezaevi içinden açılan Kalaşnikof ateşiyle 2 güvenlik görevlisi şehit olmuşken.
 
Cezaevinde boş yere can veren ve alçakça can alan militanlar bilsin ki, yanlarında halk desteği yok.
 
Hangi sosyal gruba mensup olursa olsun, sokaktaki vatandaş devleti haklı buluyor.
 
Türkiye'yi her konuda haksız bulan Avrupa, devleti haklı buluyor.
 
Cezaevindeki eylemleri organize edenler her kimse, onlar da aslında devlete hizmet ediyorlar ve devleti haklı duruma getiriyorlar.
 
Bugün Türkiye'yi gezin, bazı marjinaller ve cezaevinde bu olayları yaratanların akrabalarının bazıları dışında destek veren yok.
 
Zaten devlete böyle bir operasyon için güç veren de, örgütlerin halktan kopukluğu.
 
Kendi marjinaliteleri içinde boğulan örgütler, Türkiye gerçeğini kavrayamıyorlar.
 
Halk, devletin yaptığı bir işi ilk kez bu kadar benimsiyor.
 
Sıradan vatandaş F tipine de, cezaevine yapılan operasyona da destek veriyor. Hatta devleti yeterince sert olmamakla suçluyor.
 
Adında ‘‘halk’’ kelimesi bulunduranların halkı anlamaktan bu kadar uzak olması ise onlar adına düşündürücü.

Yurtdışından kumandalı halk hareketi, halka ancak bu kadar yakın olabiliyor.
 
Sıkıysa ekonomi terörüne de operasyon yapın!
 
DEVLET cezaevi terörünün üzerine kararlılıkla gitti.
 
Ve yazdığım gibi halkın da desteği var.
 
Peki aynı devlet bir başka terörün üzerine de aynı kararlılıkla gidebilecek mi?
 
Türkiye'de devlet cezaevlerine hákim olamadığı kadar, ekonomiye de hákim değil.
 
Bir soygun, bir rant, bir rüşvet, irtikap, hortum düzeni kurulmuş gidiyor.
 
Eli silahlı teröristin üzerine gidebilen devlet, eli kalemli, eli hesap makineli ve hatta 657 zırhına bürünmüş teröristin üzerine gitmiyor.
 
Bugün devletin hákim olamadığı yegáne ‘‘devlete ait’’ yer cezaevleri mi?
 
Devlet, hazinesine hákim mi?
 
Devlet, kefil olduğu bankalara hákim mi?
 
Cezaevi yönetimleri yetersiz de, diğer yönetimler yeterli mi?
 
Değil elbet.
 
Devlet eğer devletse, cezaevlerine nasıl gözünü kırpmadan, acımadan, akacak kana bakmadan girdiyse, ekonomik teröre de, hırsızlığa, soyguna, rüşvete de aynı sertlikle dalmalı.
 
Aslında cezaevlerindeki terörün kaynağı ekonomik terör.
Çünkü üretenin değil, çalanın zengin olduğu yerde, çalamayan ya deli olur, ya terörist.

Onurlu milletvekili aranıyor

CEZAEVLERİNE yönelik operasyon sonrasında ülkeyi bunalıma sürükleyen sorunlardan biri ortadan kalkmış olacak. Geriye bir de af meselesi kalacak. Eğer birkaç aklıselim sahibi, onurlu milletvekili çıkar, bir kez olsun halkın talepleri doğrultusunda hareket eder ve bu saçma sapan affın Meclis'ten bir kez daha geçmesini engellerse, ülkenin içinde bulunduğu öfke ve umutsuzluk ortamının büyük bölümü ortadan kalkar. Geriye sadece ekonomik kriz kalır ki, biz ne ekonomik krizlere göğüs germişiz, bundan mı korkacağız!

Mimari bozukluk

TÜRK Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Başkanı Kaya Güvenç, dün yazılı bir açıklama yaparak cezaevlerine yönelik operasyonların bir an önce durdurulmasını istemiş.

Kaya Güvenç hangi mimarları ve mühendisleri temsil ediyor, bilemiyorum ama, acaba kendisi cezaevlerinde süregiden durumdan çok mu memnunmuş?
Cezaevlerinin terör üssü haline gelmesinden, gencecik, üstelik de çok yakında tahliye olacak çocukların zorla ölüm orucuna sürüklenmesinden, insanların hangi nedenle olursa olsun ölmesinden çok mu memnunmuş?
Örgütlerin insanları ölüme sürüklemesini çok mu doğru buluyormuş Kaya Güvenç Bey?

Devlet operasyon yapmasınmış!
 
Başüstüne Kaya Bey!

Türkiye'deki yapılaşmanın haline bakınca sizin niye böyle konuştuğunuzu gayet iyi anlıyorum.

Çünkü kendi meslek örgütünüzün görevlerini yerine getirememenin vicdan azabı içinde olmalısınız.



Tarih: 25.11.2010
Kaynak: HaberTurk Gazetesi
Bağlantı: http://www.haberturk.com/gundem/haber/574635-kim-bunun-sorumlusu

KİM BUNUN SORUMLUSU?

HACER Arıkan’ı gördünüz mü? Büyük ihtimalle “Kim o?” diyeceksiniz.

Bugün birinci sayfamızın tepesindeki kişi. Dün ve önceki gün de televizyonlardaydı.

Ünlü “Hayata Dönüş” operasyonlarının hayatta kalan mağdurlarından biri.

32 kişi zaten operasyonlar sırasında ölmüştü. Hacer Arıkan gibi “şanslı!” birkaçı hayatta kaldılar.
Kalmak denirse.

Bütün vücutları yanıklar içinde. Yıllardır süren tedavilere rağmen, onulmaz yaralar, geçmez izlerle. Onlar “devlete” emanettiler. Devlet yasalarla onlara ceza vermiş ve devletin hapishanelerine koymuştu hepsini.

Cezaları boyunca devlete emanettiler. Devlet ise onları öldürdü, yaktı, hayatlarını kararttı.

F tipi cezaevlerine geçmiyorlar” bahanesiyle.

Oysa o günleri hatırlayanlar bilirler, “akil adamlar” aracı olmuş, uzlaşma sağlanmış, F tiplerine peyderpey nakiller konusunda bir noktaya varılmış ya da varılmak üzereydi. Buna rağmen devlet adına hareket ettiğini söyleyen birileri, kendi koruması altındaki mahkûmlara ve tutuklulara saldırdı. Geriye 32 ölü ve bu manzaralar kaldı.

İddia o ki, fosfor bombası bile kullanılmış.

Biliyorsunuz Türkiye’de en önemli kararları erler verir.

Bu olayda da öyle olmuş.

Bir grup er, 39 galiba, toplanmışlar ve “Yahu bu mahkûmlar adam olmaz. Şunları bir yakalım, dövelim, öldürelim” demişler, Hayata Dönüş Operasyonu’nu başlatmışlar.

Şaka yapmıyorum, yüce Türk adaletine göre böyle olmuş. Bu olayla ilgili hakkında dava açılanlar sadece erler. Operasyona katılan ve kendileri de ölüm tehlikesine atılan erler. Siyasi sorumlular, bürokratik sorumlular hakkında tek bir ceza istemi, tek bir soruşturma yok.

Tam “Yuh”luk bir durum.

O günleri yaşamış, görmüş bir gazeteci olarak olayların nasıl geliştiğini hatırlatmam lazım.

F tipi cezaevleri yapılmış, ancak terör hükümlüsü mahkûmlar buralara nakledilmek istemiyorlardı.
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk bu konuda bir uzlaşma sağlamak istiyordu.

Ancak bir “el” medyaya sürekli olarak cezaevlerindeki durumun ne kadar vahim olduğunu anlatan bilgiler ve belgeler yolluyor, gerilimi artırıyordu. Sadece bununla yetinmiyor, gazetecileri arıyor, yakın bulduğu gazetecilereAdalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün ne kadar basiretsiz, ne kadar yüreksiz olduğunu anlatıyor, Türk hakkında “dedikodu” yapıyordu.

Sonunda bu dedikodu ve yıpratma kampanyası etkili oldu ve Hikmet Sami Türk operasyona onay vermek zorunda kaldı.

Bütün bu anlattıklarımı yapan kimdi, tahmin edebiliyor musunuz?

Söyleyeyim.

Sadettin Tantan.
Tantan Efendi acaba şimdi bu gördüğü yanıp bitmiş insanlar ve onlarca ölüyü düşünüp biraz olsun “üzüntü” duyuyor mudur?

Yoksa her zaman olduğu gibi tespihini çekip “Ne iyi işler yaptım” diye aynaya bakıp gururlanıyor mudur?